,

Küçük Joe: Olacak gibi: spontanlık ve zaman tasarrufu.

Evvvet. Olacak galiba. Kağıt üstünde bazı sorunları çözdüm, bu blogdaşlarımın yüreklendirmeleri ve yol göstermeleri sayesinde de oldu.

Sorunlarımdan biri bir koltukta bin karpuz taşımak istememdi: hem edebiyat, hem şiir, hem müzik, hem spor, hem STK'ya varacak bir formasyon, hem ev düzgün olsun, hem aşım pişsin, hem fink atayım sokaklarda, hem de para kazanayım bir yandan.

İkinci aşamadığım sorunum, bunlardan birini dahi seçsem, ki bu yıllardır sırtımda kambur gibi taşıdığım roman yazma işini bir türlü fiiliyata dökememek olacak, bunu bir türlü bir sona getiremem.

Kağıt kalem aldım. Yazdım da yazdım.

Önce bilince yakın yerde duran gizli ideallerimin ne kadar büyük ve ulaşılmaz ve imkansız olduklarını anlamak ve onları oradan defetmekle başladım. Gittiler mi emin değilim ama gizli etkileri artık su yüzüne çıktı. Bir bilimkadını, bir Marie Curie olmayacağım. Zamanla vazgeçebileceğim ve kabullenebileceğim bir gerçek. Zor ama imkansız değil. Bu bir çocukluk rüyasıydı, yerini yetişkin zevklere bırakacak mecburen.

Bir de ödül meselesi vardı sürekli aklımı çelen. Ödüllerin mutluluk ömrünün 3 hafta olduğunu tespit edip artık bu tip gazların bünyeme girmesine engel olacağım.

Sonra, robot gibi planlı programlı bir hayat istemiyordum kendime. Mesela 12:50 yemek hazırlamaya başla. 13:20 bulaşıkları kaldır. Böyle keskin sayılar hem işe yaramıyor hem de keyfimi kaçırıyor. Hatta şu bile bana ters: pazartesi 1 saatimi x e ayıracağım. Ben içinde belli bir spontaneliğe izin verecek bir günlük akış istiyordum. Mesela, "bugün hava çok güzel, gidip bisiklete bineyim. Yorulana kadar gezeyim." Ölçü yorulmak, şu kadar saat bisikletle gezmek değil. Fakat şunlar serbest: Pazartesi günü koroya yazıldım, saat 19:00'da başlıyor, 22.00'ye kadar. Salı ve Cuma pilates, on beş günde bir Çarşamba'ları da terapi. Cumartesi günü de 5 hafta boyunca edebiyat atölyesi. Dış programlar mecburen keskin sayılı. Hayatımı onların etrafında kuruyorum. Kimi çok kısa süreli. Amacım her yaptığımı keyifle yapabilmek. Yürüyüşü de roman yazmayı da. Tadına vararak. Yoksa niye yapayım ki?

Sistem hala oluşum aşamasında. Yapmak istediklerime bir süre biçtim. Fakat bu süre azami süre. Mesela roman yazmak iki seneden uzun sürmemeli. Stok foto 3 aydan fazla oyalamamalı beni. Bu ikisini öncelik yaptım. Stop motion, satranç, sosyallik diğer süreli etkinliklerden artan zamanlarda. Oyunlaştırma ve sürdürülebilir kalkınma stok fotodan sonraya aldım. Yani stok foto ile uğraşmam bitince gamification'a el atacağım. Bu durumda stok foto ve roman yazmak çakıştılar gün içinde ve olmadı. O zaman şunu anladım. Benim gün içindeki aktif saat dediğim sürem utanılacak kadar kısa. Benim günüm 24 saat değil: 3-4 saat. Enerjimle bir günde 3-4 saat bir konuyla ilgilenebiliyorum. Geri kalan zaman uykuya, yemek hazırlamaya, ortalığı toplamaya gidiyor. Muhtemelen blog yazmaya da gereğinden fazla zaman gidiyor. Ama henüz oradan kısmak istediğimden emin değilim. Aktif saat süremi iki katına çıkarmak istiyorum.

En çok acıdığım zaman yemek etrafında harcadığım zaman. O yüzden daha kısa zamanda dengeli bir menü oluşturmanın çarelerine bakacağım. Burada diğer blogdaş arkadaşların ve hatta okurların yardımlarını istiyorum. Sizin kurtarıcı menüleriniz neler? Yarım saatte hazırladığınız öğünler. Elinizin altında hazır bulundurduğunuz yemekler? Mesela ben dün patatesleri buharda haşlarken bol tutmuştum, her zaman iki porsiyonluk haşlamak, kalanı saklama kabına alıp, ertesi gün onu yumurta ve peynirle güzel ve pratik bir omlete dönüştürmek. Toplam hazırlama süresine zaman tuttum: 5 dakika dolmamıştı.

Az yemek, benim için zaman tasarrufu. Çünkü çatlayıncaya kadar yemek gibi kötü bir alışkanlığım var ve sonrasında da hazmetmek için yerimden kalkamıyorum ve hiçbir işin ucundan o süre boyunca tutamıyorum.

Roman yazmaya gelince. En büyük engeli şöyle tespit ettim: önümde beni bekleyen işin ne olduğunu bilmemek. Bunu önceden bilmedikçe o işin başına oturasım gelmiyor. Önümdeki iş somut olunca, örneğin, "X karakterinin motivasyonu belirsiz, olay örgüsünün ortası zayıf", o zaman ilerlemek de gözle görünür oluyor. Bu işlerin kabasının bir listesini çıkarmak ve bunlara bir zaman tayin etmek ilk işim olmalı. Daha önceki roman denememde yaptım ve beni bir süre götürdü. Sonra romanın devamını getiremedim ama bu o yaptığımın yanlış olduğu anlamına gelmiyor.

Stok fotoya da aynısını yapacağım. Projeyi somut adımlara bölmek. Ve her bir bölüme bir süre belirlemek, ve bu süreyi belirlerken cimri davranmamak. Sadece artık x zamandan da uzun sürerse tadı kaçar dediğin sınırı vermek. Yavaş olsun, benim olsun. Daha kısa sürerse de bayram olsun.

Yapılacaklar listemde bir de şu var: okumak istediğim kitapların bir listesini çıkarmak ve başlıklara ayırmak, kurgu, tarih, sanat tarihi vs...

Ev düzenine gelince, gün içinde kullanılmayacak olanı yerine kaldırmak, "yarın stop motion yaparım yarına kadar dursun" ya da "bir ara suluboya boyarım dursun şimdi" dememek. Her eşyanın bir yerinin olmasını gerektiriyor bu. Salonun bir köşesine yeni dolap almam gerek. Böyle malzemeler için saklama ünitelerine ihtiyacım var. Kitaplık alacaktım ona gerek kalmadı. Kitaplar sığıyor. Notlar sığmıyor, defterler ve malzemeler. Salonun boş bir kısmı var. Orası da böylece değerlendirilmiş olur.







Share:
Yer: İstanbul, Türkiye

9 yorum:

  1. Başım döndü 😀 O olacak. Bu yapılacak. Şu kaldırılacak. Vuuu. Kolay gelsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yazı çok dağınık ve bence sevimsiz oldu, fakat yine de anlaşılabilir olmuş, kahve özünü anlamış mesela çok sevindim.

      Sil
  2. Benze bu yazıda kilit 2 büyük başlık var. Biri 'spontanlık' diğeri de 'zaman tasarrufu'. Şapadanak diye ortaya koyuyor aslında, nasıl yaşamayı sevdiğini ve bunu nasıl daha çok yapabileceğini.

    Bu durumda cümle içinde kullanırsak.

    Çok zaman alan işleri (yemek hazırlamak) şipşak halletmenin yolu bulunursa, spontan şekilde yapılan 'verimli' işlerin süresi artar. Vay!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, çözdüğüm buydu. Yazı çok dağınık ve ayrıntıya boğulmuş çıktı maalesef. Fakat spontane şekilde yapılan verimli işlere de anti-spontan bir deadline vermek gerek. Onu da uzun tutmak gerek. Ve yine de bir dirlik düzen şart. Bu hafta stok foto mesela. Fakat kenardan romanın somut iş listesini de hazırlamak.

      Sil
  3. Senin yorumdan sonra başlığa ekleme yaptım. Okunurluğu anlaşılırlığı arttırır.

    YanıtlaSil
  4. tatlim tam beni tarif etmissin..catlayana kadar yemek;) ve mutfaktan hic haz etmemek..ben cozumu vegan takilmakta buldum..hatta biraz raw beslenmeye donustu ki tam tembel isi ayy tam benlik yani hayatim;D..hatta yazinin cogu yerinde kendimi gordum tatlim;) keyif almak..iste buna deger tatlim..basarilar kucuk Joe!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. mutfaktan gayet de haz ediyorum, o eski ve zapzayıf hallerimdi :)
      Teşekkürler Mint!

      Sil
  5. Aklınız karışık olduğu için güncel hayatınızda da karmaşa içindesiniz. Minimalleşme, sakinleşme azaltarak (insan, uğraş ve eşya) kendinizi daha dinç hissedebilirsiniz. Son bloğ yazınızı okuduktan sonra naçizane bir tavsiyem olmuş oldu.

    YanıtlaSil