Kahve: Dördüncü Gün
Bu sabah güzel bir yürüyüş yaptım(06:30) Tam bir akıl parlatıcıydı. Eve döndüğümde, dolaptaki karabuğday unu + yulaf +kabak çekirdeği içinden bir karışım hazırlayıp 'biçimsiz' ancak, tadını sevdiğimiz bir ekmek hamuru attım fırına (07:50) O pişerken, bloğa girilen yazıların etiketlerini düzenledim. Bugün yapacağım işlerin görsellerini düzenledim, ilgili kişilere gönderdim (08:35) Doğukuşumla kahvaltıda yedik biçimsizi bizim. Ama severek yedik.
Bence şahane bir başlangıçtı. Nedenlerini söylicem.
Depomdaki en önemli ürünlerden biri olan 'olumsuz düşünce kalıplarının' en popüleri hangisi biliyor musun? Benim hiçbir şeye zamanım yetmiyor, düşüncesi.
'Zamanım yetecek mi, çok işim var' diye geçti koca yaz, bebe kreşe gitmezken.
100 günlük projenin ilk günlerine hasta girmiştim, biliyorsun. Ama boş da girmedim. Düşündüm, zaman ve kaygı üzerine. Olmaz Kahvecim dedim kendime. Bu yüreciğin böyle darlanırken, olmaz ki ama. İnsan bu telaşede, ne okuduğundan anlar ne sohbetinden ne de öğrendiğinden. Bak yine kalır o depolar. Hem 2019'da yeni liste yazmazsın, yazılmışını alır kullanırsın, nasılsa var aynısı. Öhm.. Şimdi, zaman üzerine düşününce, öncelikle zaman konusunda sızlanmayı bırakayım dedim. Çünkü zamanım yok dedikçe, iç organlarım içeride stres oluyorlar, panik yaşıyorlar. Telaş yapmadan, günlük işlerimi daha fazla kapasitede halledebiliyorsam, 'zamanım yok' diye şikayet etmeyi bıraktığım için oluyor, daha hızlı çalıştığımdan değil. Sihir gibi... Sanki günüme yeni dakikalar, saatler ekliyorum ya da... Sanki 3 dakikanın süresi uzuyor, bonuslu hale geliyor.
Bunu yeni keşfettim: Zamanım var ve ben onu isteğime göre çoğaltabiliyorum.
Depomda bekleyen 'olumsuz düşünce kalıplarımdan' birini çözmeye mi başladım? (allah tamamına erdirsin evladım) Bunu bu sabah yürüyüşten döndüğümde 'eyvah evde ekmek yok ve beni bekleyen onca işin arasında, oğlumla kahvaltı yapmam lazım' diye ünlemeden, sabahımı keyifle organize edişimden anladım. Saate bile bakmadım.
Farkına varıp kabul ettiklerimizin kendi kendine çözülmesi gerçekten sihir gibi...
YanıtlaSilBereketli olsun yeni zamanlarınız:)
<3
Silbana sihir gibi geldi hakikaten. meğer zamanım varmış ama yaaa? aydınlanması :D
Sabah erken kalkmak, güne erken başlamak ve bunu yürüyüşle taçlandırmak hayattaki pek çok derdimizi çözebilir bence! Vallahi! Fiziksel ve duygusal olarak bana en iyi gelen şey sabah yürüyüşü sanırım... Yazını okurken de bu sabah yürüyüş yapmadığıma üzüldüm; ve senin adına mutlu oldum:) her gün böyle güzel olsun sabahların... go for it! :)
YanıtlaSilbugün daha geç oldu ama erken yapmakla bir tutulmaz. sabahın ille de körü olacak.
SilBugün ben de liste yaptım ve fark ettim ki, aslında "mutlaka yapılması gereken"leri uykuyu yemeği falan çıkarınca geriye günde 3 ila 5 saatim kalıyor!!! Bunda çocuklarla oynayabilirim, kendime bakabilirim, boş boş tavana bakabilirim (ona da ihtiyacım olabiliyor bazen benim).. Yani zamansızlık mit galiba..
YanıtlaSilhatta ben yoğun mesai çalışırken bile zamanım vardı
SilGün içinde uyanık kaldığın süre aynı olsa bile erken kalkmak ile geç kalkmak arasında kesinlikle bir fark var. Erken kalkmak sihirli bir şeylere vesile oluyor bence :) çok sevindim adına
YanıtlaSilaaa neden öyle, çünkü gerçekten öyle ya? sabah erken kalkmadan beyin hakkını veremiyor sanki günün.
SilYillarin erkencisiyim ama yuruyuscusu degilim. Zaman boyle bereketlenecekse o yetisemedim kalibindan getcekten kurtulmak ve belki de yürüyüşe baslamak lazim...
YanıtlaSilben hep yapardım yürüyüş. hep yani çocukluğumdan beri. ne zamanki yyoo spor yapıcam, kaslı olucam dedim, küçümsedim bıraktım. işte bu depoları boşaltmak hep bundan var :D
Sil