Madde 4! Canım madde 4, balım madde 4, iyi ki seni yazmışım madde 4! Yoksa şimdi kendimi kemiriyordum, ilk hafta hiç de istediğimi yapamadım diye…
Ay ne bu 4 diyenler için : “Madde 4: Kendimi mutlu etmek için çalışacağım. Bunları da bu amaçla yapacağım. Yani devam etmek için gayret gösterecek ama bugünkü gibi işler planlanan dışına çıkarsa kendime eziyet etmeyeceğim…”
Hâlbuki boş da durmadım!
Kahve ne diyordu son yazısında, kendini öldüresiye spor yapmak değil mesele... Önemli olan devamlılık. Her gün birazcık spor yapsan bile bunu sürekli hale getirmenin yaratacağı etkiyi bir düşün (Tamam, cümle böyle değildi ama anladınız siz onu) diyordu...
Diğer yanda Öğrenenanne de kendine teşhis koymuş “overachiever syndrome” diye, hah işte bende de var ondan! Okuyunca aydınlandım (Bu arada reçete sormuş, reçete madde 4 asdfasd☺ Tamam tamam sulandırmayım, bilmiyorum Ceren ama bulacağız inşallah, belki çare o son yazdığım bakış açısıdır…).
Şaka bir yana, bu blog sayesinde herkesin hedeflerinin birbirinden ne kadar farklı ve bir o kadar da ortak olduğunu izlemek bana çok iyi hissettirdi. Artık inanıyorum: Olacak bu iş, eğer devam edersek başladığımız yerden kesinlikle daha iyi bir noktada olacağız, o kesin!
Ben de bu hafta ufaktan spora başladım. Sabah kalkıp spor yapma hayalim kocamın beni sabote etmesi ve sabah uyandırmaması ile sekteye uğrasa ve (32 yaşımda hala çektiğim) regl sancıları yüzünden 2 gündür tamamen hayal olsa da, başladım. Sabah spor yapamadıysam akşam yaptım, öğlenleri iş yerinden arkadaşlarla yürüyüşe çıktım ve ne zaman yeterli değil diye düşünecek olsam bu başlangıç deyip kendimi motive ettim.
Kitap konusunda da keyfim yerinde; elimde sürünen ya da ikinci, üçüncü kez okunmak üzere ayrılan kitaplarımı listeledim. Daha güzeli, arkadaşımda gördüğüm bir romanı resmen elinden kaparak 1,5 günde bitirdim. İçinde çocuk, duygu, ebeveyn, koşulsuz sevgi, travma, tetiklenme, bağlanma ve 2 yaş lafı geçmeyen bir şey okumak harikaydı! İtiraf ediyorum bu fantastik kitabı okurken bile (Yerdeniz / Ursula K. LeGuin) kahramanın duygularını çözmeye çalıştım (ve kitabın sonu hakkındaki görüşümde de yüzde yüz haklı çıktım! ) ama yine de bu hafif hikâye bana çok iyi geldi.
Tasavvuf konusunda yeni bir kitaba başlayamadım ama başka şeyler okudum, dinledim ve bolca düşündüm. Bana “gayret”i anlatan insanları yazdım.
Bunların dışında listeme almadığım ama çok önemsediğim bir konuyla ilgili olarak da kendimi epey takdir ettim. Sadeleştim sadeleşeceğim derken kendimi yine de yetersiz buluyordum, daha doğrusu ne kadarını başardığımı bilemiyordum. Takip ettiğim bir sayfanın 100 adımda sadelikle ilgili listesini (içinde parça parça kıyafetlerden mutfaktaki fincan sayısına, saç bakım ürünlerinden e-mailleri temizlemeye kadar her şey var) buldum. Aslında epey önce başlamış paylaşımlar ama ben yeni denk geldim. Çok da makbule geçti; böylece tüm adımları kontrol ettiğimde ele almam gereken sadece 13 konu çıktı! Üstelik bunların 5-6 tanesi çoktan sadeleştiğim ama önümüzdeki taşınma nedeniyle yeniden ele almam gerektiğini düşündüğüm şeylerdi. Daha ne olsun?
İşte bu hislerle ilk haftamın raporunu kendimden beklenmeyecek şekilde kendimi takdir ederek, tüm akıl açıcı yazılarınız için hepinize teşekkür ederek veriyorum.
❤
❤
Ben de kendimi madde madde değerlendirmek yerine, hareket var mı hareket, zihnimde bi egzersiz var mı, şeklinde gözlemliyorum aslında. Yoksa ilk hafta benim de sabote edilen bir sürü görevim vardı, kim takar? Ben yola çıktım gidiyorum hissi var mıydı, vardı.
YanıtlaSilYazın içimi açtı.
Ben de senden ilham almıştım halbuki ;) ❤
Sil