SORU-019


Arkadaşım bu sabah evine döndü. Dün son gecemiz olduğu için geç vakte kadar ayaktaydık. Şarabın da etkisiyle sabah kafam yastıktan kalkmadı. Dişimi fırçalayıp pantolon giyebilecek o son 10 dakikaya kadar yataktan çıkamadım. Oysa arkadaşımın gidişiyle her şey eski rutinine dönmeliydi. Nerede kaldı bacak fırçalamalar, kitap okumalar? Bugün spor günüm ama dün akşam spordan döndükten sonra çantamı boşaltmadığımı, kirlileri makineye atmadığımı ve yeni bir çanta yapmadığımı havalimanından dönerken fark ettim. “Zaten uykusuzum, çanta da hazırlamadım, zaten arkadaşımın gittiği gün bugün, rutinlerime yarın dönerim.” dersem, o erteleme hastalığı kanıma bir kere girerse gerisinin çorap söküğü gibi geleceğini bildiğim için işe geç kalma pahasına eve geri döndüm ve spor çantamı hazırladım. Ekrana bakarken şaşı oluyorum büyük ihtimalle uykusuzluktan, ama itiraf etmeliyim ki bu büyük oranda psikolojik. Bana “tatile çıkacağız, bilmem ne adalarına gideceğiz.” diyin, bakın 3 saatlik uykuyla neler yapıyorum. Eni konu 3 saat az uyudum bir güncük ve vücudum bütün enerji stoklarını mı tüketti yani? Hadi oradan! Spora gideyim de terle atayım alkolün kalıntılarını, evime gelip erkenden rahat rahat uyurum o yorgunlukla. Aferin bana!

SORU-019
YAŞAMDAKİ EN BÜYÜK AMACINIZ NEDİR?

Bu soruyu her duyduğumda çok üzülüyorum. Cevabını kesinlikle bilmiyorum. “Hayata şunu gerçekleştirmeye geldim” diyebileceğim hiçbir yüce görevim varmış gibi hissetmiyorum. Kısa vadeli hedeflerim, “şu olsa güzel olur” dediğim planlarım var ama en büyük amacım yok.

En büyük hayalim, en uzun vadeli olanmış gibi düşünerek cevaplayayım bu soruyu o halde. 

En uzak vadeli planım birkaç yıl sonra borçlarımı bitirmiş, birikim yapmış, farklı yerlerden gelir elde edebilecek yatırımlar yapmış olmak. Maddi özgürlüğün beni, daha bana benzer biri haline getireceğini düşünüyorum. Söyleyebileceğiniz bir şeyi sırf maddi çıkarlarınız var diye söyleyememek çok çaresiz bir durum benim için; insan idare etmekten biraz daha ağır bir anlamı var gibi geliyor. Maaşını almak için patrona, evsiz barksız kalmamak için ev sahibine “eyvallah” demek kişiliğimin bir yerlerinde minik de olsa bir köşeyi kırıyor. Ben kendimi ona kanıtlayacağım ki o da beni bir miktar paraya ya da evinde oturmaya layık görecek. Kendimi kanıtlamak için kendimi paraladığım o kişilere yolda denk gelsem pek iyi sıfatlar kullanmazdım. Saygıdan değilde maaşım yatsın diye boynumu bükerken kendimi görmeyi sevmiyorum.

En büyük amacım madden olabildiğimce bağımsız olmak.

Diyelim ki işler planladığım gitti. Hayattaki en büyük amacım olan maddi bağımsızlığıma kavuştum. Benim en büyük amacım Maslow’un ihtiyaçlar piramidinde en altta katmanlarda kalıyor. Temel ihtiyaçlarım karşılanıp güvenlik ortamı sağlandıktan sonra sıra ait olma ve sevgi ihtiyaçlarına geliyormuş. Benim gelinlik hayali kurabilmem için ilk önce hayattaki en büyük amacımı yerine getirmem gerekiyor anlaşılan.

Share:

5 yorum:

  1. Birkaç sene önce bir araştırma okumuştum, insanların mutlu olabilmeleri için gereken aylık mebla 5000 euro imiş (araştırma Almanya'dandı tabii ülkeye göre değişir) ve bunun altı da üstü de mutsuzluk getiriyormuş. Altı malum, üstü ise, insan gerçekten kazancı arttıkça, harcamalarını da ona göre arttırıyor. Mesela şu an seni mutlu eden arada bir gece çıkıp bir kadeh şarap içmekken, daha üst bir SED'e ulaştığında bundan keyif almamaya, ne bileyim haftasonu Güney Fransa'nın şarap bölgesinde konaklamaya ihtiyaç duymaya başlıyorsun, yani gelir ile gider bir şekilde hayatı düzenliyor. paranın kölesi olmak anlamında değil ama sanırım borçlar bitince daha farklı beklentiler başlıyor, çünkü insanda hep bir ileriye gitmek, gelişmek arzusu var, sanırım sorunun cevabı da bu; yaşamdaki en büyük amaç aslında sınırları zorlamak ve gelişmek..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz üzerine düşündüm ki belki de hepimizin yaşam amacımızı anlamadan önce o amaca uygun bir kuluçka hazırlaması gerekiyordur. Afrikalı çocuklar için su kuyusu açtırma amacına sahip olan birinin kuluçkasıyla kadına şiddet temasına dikkat çeken kitapların yazarının kuluçkası birbirinden farklıdır haliyle. Biri Afrika seyahatine çıkacak kadar birikim yapmıştır, diğerinin ilham kaynağı belki de alt katında yaşanan olaylardır.
      Ve dediğiniz gibi kişisel sınırlarımızı zorlamamız gerektiğine, hayat bir kereyken mümkün olduğunca fazla deneyim edinmeye inanıyorum. Bu deneyimlerden birinde o özene bezene ördüğümüz kuluçkanın içine koyacak bir yumurtaya rastlayabiliriz belki.

      Sil
  2. her şey tastamam aynı anda olursa mutlu olurum/yapacağımı o anda yaparım gibi hissettim yazınızdan. Aynı hissi yaşadığımdan belki zaman zaman. Şu da olsunlar bu da olsunlar ile yaşayıp geçiyoruz yoldan. Dokunmadan Nermin Yıldırım'da romanın kahramanı bütün hayata dört elle sarılma işini o küçücük oyuncağı sahibine verince mutlu olacağına, anılarından üzüntülerinden kurtulacağına inanarak yaptı yolcuğunu ve sonu acı bitti. Belki tastamam olma, olacağım isteğimin bir an önce o anki şartlarla da olabileceğini mi kabul etmem lazım? Olabildiği kadar. Gör geç dünyasına hangi amaçla doğdum, geldim büyük soru?

    Sema

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben "her şeyin hayırlısı" demeyi çok seviyorum. Bazen hikayelerin sonu istediğimiz gibi bitmez. "Bu yaşananlardan ne öğrendim?" sorusu böyle zamanlarda çok işime yarıyor.
      Mükemmel diye bir şey yok ama kendimin en iyisi olmak gibi bir hırsım var, her şeye sahip olmak gibi bir hedefim yok ama istediğim şeylere giden yollar konusunda biraz fazla ısrarcıyım:)

      Sil
  3. Sorgulayıcı ve sorgulatan bir tarzınız var sevdim bunu. Dürüstçe yapmanız da güzel. Hayırlısı, olacak olan olur,nasip benim de sevdiğim kelimeler. Tabi ki daha iyiyi arayacağız. Yorulmadan da olmaz herhalde. Hırpalanmadan olur umarım

    Sema

    YanıtlaSil