SORU-021


Farkına bile varmadan, kasmadan, yorulmadan iki günü harcama yapmadan geçirmişim. Yalnız olduğumda tutumluluk konusunda başarılıyım ama insan içine karıştığım anda “bi’ daha mı gelicez dünyaya?” modu bir anda aktive oluyor. Alkol ve sigara konusunda da tam bir sosyal içiciyim. Merhaba, ben Burcu, sosyal harcayıcı ve sosyal içiciyim. Kendimi bir gruba dahil etme güdüsüyle bedenime ve cüzdanıma zarar vermekte bir beis görmüyorum anlaşılan. Bir dahaki sefere dışarıya çıktığımda soda ya da sudan başka bir şey içmemeye niyet ediyorum. Hadi kızım, göreyim seni.

SORU-021
KENDİNİZİ DEĞERLİ HİSSETMEK İÇİN NEYE İHTİYACINIZ VAR?

Sorularımdan ve cevaplarımdan öğrendiğim kadarıyla kendimi değerli hissetmek için “birine” ihtiyacım var. Bu birinin bana kendimi değerli hissettirmesini de bekliyor olabilirim, kendimi o biriyle karşılaştırıp “ben ondan daha değerliyim” de demek istiyor olabilirim. İnsanlıktan uzakta bir başıma nasıl değerli olabileceğimi bilemiyorum.

YouTube’da “Kadın Kanalı”nı takip etmenizi öneririm. Üzerinde çalışılmış, düşündürücü içerikler hazırlıyorlar. Aşağıda linkini paylaştığım bölümde genç bir kadının insanlıktan oldukça izole, kendi yaptığı evinde, kendi yetiştirdiği yiyeceklerle, kendi yaptığı şifalı karışımlarla, kendi kendine olan hayatını izleyebilirsiniz. Daha önce New York’ta yaşamış, tasarımcı olduğu halde temel tüketim malzemelerinin hiçbirini kendi üretemediğini fark ettiği zaman sorgulama süreci başlamış. Kurduğu düzenden tatmin olduğunu görebiliyorum. Kendi kendine hem madden hem manen yetmeyi başarıyor olması gerçekten hayranlık uyandırıcı. İtici sebebi insanlardan yorulması falan da değil, kendi kendine yetmek istemesi.

Günlük yaşantımda o kadar dışa bağımlıyım ki sevgiyi, değeri de dışardan almakta bir gariplik görmüyorum. Çantama baktım az önce, benim ürettiğim tek bir şey yok. Yediklerimi birileri benim için yetiştiriyor, başka birileri benim için pişiriyor, ben de para veriyorum. Giydiklerimi birleri benim için tasarlıyor, başka birileri benim için dikiyor, ben de para veriyorum. Salonumdaki masif ahşap sehpayı biri zımparaladı, başka biri ona perfore ayaklar taktı, ben de para verdim. Biri bana değer verdiğinde karşılığında bir şey vermem gerektiğini hissetmem, sürekli bir alış-veriş içinde olmamdan kaynaklanıyor olabilir. Üretip paylaşma alışkanlığına sahip olmadığım için tek bildiğim yöntem olan takasla değer sahibi olmaya çalışıyor olabilirim.

Üretip paylaşma davranışının mutluluk ve özdeğerlilik getirdiğini annelerde görebiliyorum. Sütle kurulan bağ daha sonra yemek yapma ve yedirmeyle devam ediyor. Hayatının diğer alanlarında alış-veriş davranışını sürdürüyor bile olsa çocuğuyla kurduğu paylaşım ilişkisi anneye bambaşka bir perspektif veriyor. Pek çok kadın anne olduktan sonra üretmeye başlıyor gördüğüm kadarıyla; domatesini balkonda yetiştireninden yoğurdunu kendi mayalayana. Bu yönelimin çocuğunun doğmasıyla başlayan üretme ve paylaşma davranışını hayatına yayma dürtüsü olduğunu düşünüyorum. Annelere alkış.

Sevgiyi dışarıdan beklememin çözümü üretici ve paylaşıcı olmak olabilir mi?



Share:

19 yorum:

  1. Annelerle ilgili gözlemlerin çok doğru ben de katılıyorum. Ama herşeyi kendimizin üretmesi fikrini çok ütopik buluyorum. Hepimizin toplum içinde bir rolü var, senin de üretimin yaptığın işler, çevrendekilerine kattığın değerler olabilir. Fabrikalar bu kadar yaygın olmadan önce de bir çok iş imece usulü yapılıyordu, şimdi yine imece (iş yerinde onlarca kişi çalışıyor) sadece roller değişti. Bunu çok doğal buluyorum ben, aksi durum için kesinlikle zaman yetiştiremezdik.

    YanıtlaSil