Bu sabah işe yürüyerek geldim. Çalıştığım şantiyenin
etrafında köpekler var, işçilerin yatakhaneleri de burada olduğu için yemek
artıklarından besleniyorlar. Köpeklerden bazılarını tanıyorum. Bir tane beyaz
var; dik kulaklı, çok atik, çok hareketli; sürekli devriye geziyor, bir o
tarafa koşuyor bir öteki tarafa. Toz kalkmasın diye suluyorlar şantiyenin
etrafını, bu benim beyaz hep oynuyor o çamurun içinde, boynuna kadar çamur. Kendini
sevdirmek konusunda çok istekli, o çamurlu patiler bir anda pantolonda desen
yapabiliyor. Beyazı kıskanan da bir siyah var. Beyaz kendini sevdirmeye
başladığı anda koşup geliyor, kovalıyor beyazı, ofise girene kadar peşimden
geliyor.
Ben arabayla gelip gitmeye alıştığım sırada yeni köpekler de
gelmiş. Bu sabah tombul bir yavru gördüm. Burnunu bir karton bardağa sokmuş,
çıkaramıyor. Patileriyle itelemeye çalışıyor, bardağı yere vuruyor ama ı ıh. Tuttum
çıkardım bardağı. Bana kendimi işe yarar hissettirdiğin için teşekkürler tombul
yavru. Eğer sabah işe arabayla gelseydim kendimi tombul yavru köpek kahramanı
yapamazdım.
KİM(LER)İ
SEVİYORSUNUZ?
ONLARI NEDEN SEVİYOR
YA DA ONLARDAKİ NEYİ SEVİYORSUNUZ?
Bu çok güzel bir egzersiz. Tanıdığım ve tanıştığım, sevdiğim,
beğendiğim herkese bu gözle bakmak benim kendimde geliştirmek istediğim
özelliklerimi görmemi sağlayabilir. Müdürümün disiplinini, annemin şefkatini,
arkadaşımın gri saçlarını seviyorsam ben de disiplinli, şefkatli ve dikkat
çekici bir olmak istiyorum denebilir.
Hayranlık duyduğum karakter açık ara dedem. 92 yaşında hala meraklı, gözlemci,
şakacı olması çok hoşuma gidiyor. Biraz bencil olduğunu söylenebilir. "Kim uzun yaşar biliyor musun? Gamsız olan." diyip gülmesinin hastasıyım.
İlgisini çekmeyen bir konu konuşuluyorsa işitme cihazını
kapatmasına bayılıyorum; “Bana ne!” diyebiliyor. Sen bir şey anlatırken bir
bakarsın sırtını dönmüş yatmış. İlgilenmediği kişi ben olursam sinirim
bozuluyor ama bunu yapabilmesi çok hoşuma gidiyor; gereksiz bilgi onun için,
kafasını yormuyor.
Vücudunu çok iyi dinliyor olmasına hayranlık duyuyorum. Köyde
yaşıyorlar, bazen annemlerin yanına gelmeleri gerekiyor hastaneye gitmek için.
Bir bakıyoruz ki pek yemek yemiyor. “Beğenmedin mi?” diyoruz; “Ben burada az
hareket ediyorum, çok yememem lazım.” diyor.
Ağaç çok seviyor, çılgınlar gibi zeytin ağacı dikiyor. Bütün
çocuklarına, çocuklarının ailelerine yetecek kadar zeytin, zeytinyağı, zeytin
sabunu üretebiliyor, hatta fazlasını satarak gelir elde ediyor. Yaz demiyor,
kış demiyor, bisikletine binip zeytin ağaçlarını kontrol etmeye gidiyor.
Gücünün azaldığını fark ettiğinde bisikletiyle vedalaştı ve elektrikli bisiklet
aldı. Sevdiği şeyleri yapabilmenin yolunu buluyor.
İnsan ahlakıyla ilgili okumayı ve düşünmeyi çok seviyor.
Beğendiği bir şeyi anlatıyor, anlatıyor; “Ben böyle düşünüyorum, sen ne
diyorsun? Her dediğime doğru demeyin, yanlışsam söyleyin.” diyor. Fikir
üretiyor, başkalarının fikirlerini dinliyor, fikrini daha iyi hale getirmek
için çaba harcıyor.
Dedem gibi meraklı, fikir üretebilen, vücudunu dinleyen, onu
ilgilendirmeyen şeyleri ise dinlemeyen, doğayı seven, sevdiği şeyleri yapmak
için çözüm üreten, gülmeyi seven, hayatın biteceğini bilen ve buna rağmen her
gününü seven biri olmayı kesinlikle çok istiyorum.
Eski insanlar başka, diyorlar ya... Sanırım cidden öyle:) Dedenizin ömrü uzun olsun. Bizim de ufkumuzu açacak, bizi besleyecek büyüklerimiz eksik olmasın ömrümüzden:)
YanıtlaSilSağlıkla, hepimize:)
Silayyy ayni ben tatlim;) once benci;)tabii ben daha dedenin levelina gelemedim feddakarlik,sorumluluk diye diye o ayri hayatim;))isleri kisisellestirmeden ama baglari da koparmadan yasamayi ogrenmis masallah dedeniz..tabii ben oyle yapinca bi antipatik oluyorum;) tabii 92 yasinda olmadigim icin;)) ama ne kaldi sunun surasinda 92 olmaya tatlim;))) cok sevdim dedenizi..mintten slm soyle hayatim...
YanıtlaSilNe mutlu size tatlım:)
SilBen de hayran oldum, ne mutlu. Acaba hep böyle miydi dede olduktan sonra mı böyle oldu merak ettim ama. Genelde insan çocukları olduğunda normalden daha fazla gamlı olmaya yatkın ya :/
YanıtlaSilDaha doğrusu çocukları ufakken demek istedim.
SilÇok güzel nokta:)
SilKendisi de söylüyor: "Ben gençken pek iyi biri değildim, şimdi düşününce anlıyorum. Cahillikten!" der. Cahillik en korktuğu, en kötü bulduğu kavram.