SORU-007


Bugünkü sorumu ben çok beğendim. Gününüzün ne kadarı sizin kontrolünüzde, günü efektif kullanıyor musunuz, ideal bir gün sizin için nasıldır? Açalım ajandaları, bakalım neler oluyor?

SORU-007
ŞU AN HER İSTEDİĞİNİZİ YAPABİLECEK OLSAYDINIZ YİNE DE BUGÜN YAPTIKLARINIZI YAPMAYA DEVAM EDER MİYDİNİZ?

Sabah kalkma saatiniz ve şekliniz kesinlikle çok önemli. İstanbul’dayken iş yerim ile evim arası 60 kilometreydi, servis saat 6:00’da beni alıyordu. Servisi kaçırma şansım yoktu, 150 lira taksi parası vermeye benim yüreğim el vermiyordu. İdeal hazırlık sürem 45-50 dakika. Yani 5:15’te kalkmam gerekiyordu. Hava karanlık olduğu için vücudumu uyandırmak çok zordu, hele ki kışları ezandan önce, öyle söyleyeyim. Alarm çaldığında kedi bile zıplayarak uyanıyordu uykusundan. Erteleme butonu kaçınılmaz oluyordu. Ne olur ne olmaz 3 tane 5’er dakika erteleme olsa ilk uyandırılma tacizi saat 5:00’da. Gece yarısından önce uyumak çok mümkün olmadığı için zaten sürekli uykusuzluk çekiyordum. Uykum yetmemiş, alarm vücut saatimden önce çalmış, kendimi yataktan düşürüp banyoya gitmeyi başarabilmişim, aynada gördüğüm şeyden kesinlikle memnun değilim, hadi güne iyi başla şimdi!

Bana bu soruyu o zamanlar sormuş olsaydınız çok üzülürdüm. Şu anda saat 8’de ofiste olmam bekleniyor ama esneklik var, 8:20 benim psikolojik sınırım. Evimle işim arası yürüyerek 15 dakika. Saat 7 olmadan kendi kendime uyanıyorum. Kedi de rahata erdi sonunda gerine gerine uyanıyor. Acele etmeden hazırlanıyorum, kendimden emin çıkıyorum insan içine, güne hazır oluyorum. Şu an her istediğimi yapabilecek olsam güne yine böyle başlamak isterdim.

İnşaat sektöründeyim; sanatçı olacağımı sanıyordum, şantiyeci oldum. Sahada çalışıyor olsaydım ağlardım sanırım, iyi ki ofiste temiz pak oturuyorum. Ama şantiye ofisleri nasıl yerler biliyor musunuz? Eğreti. Çünkü bu geçici bir ofis, en ucuza mal edilecek şekilde yapılıyor. Her şey idareten. Işık da kötüdür, havalandırma da. Eğer her şeye gücüm olsaydı çalıştığım alanımın daha sıcak bir ortam olmasını isterdim. Gözümü yormayan bir ışık, daha yumuşak malzemeler, derli toplu, düzenli temiz, çalışanın konforuna önem verilen, iyi tasarlanmış bir çalışma ortamı.

Yemek konusunda kendimi şımartırdım. Yemek yapmayı sevmiyorum, vakit de ayırmıyorum. Bulaşığını da sevmiyorum. Sabah 11 gibi vücudum ilk besinini istiyor ama bir saat sonra öğle yemeği olduğu için vücudumu bekletiyorum. Kahvaltı yapmak yerine şantiyedeki öğle yemeğini yiyorum. Beklenmedik şekilde salata barı var, zeytinyağlılar falan da oluyor bazen; sefer tasım var, bir öğünlük salata alıyorum. İşten çıkmadan önce salatamı yiyorum. Akşam atıştırmalarına düşmemeye çalışıyorum ama biraz zayıfım o konuda. İtiraf da edeyim, eve gelince ya da dışarıda arkadaşlarla oturursak da o iki birayı yuvarlıyorum. Her şeyi yapabiliyor olsam bana güzel ve besleyici öğünler sağlayan bir firma ile anlaşırım. Şöyle damağımı şaşırtacak, karnımı doyurmak için değil de ruhumu doyurmak için yiyeceğim yemekler isterdim.

Kart yollamak gibi eski usül bir huyum var. Kart alan arkadaşlarımdan çok güzel geri dönüşler aldığım için bunu bir alışkanlığa dönüştürdüm. Yurtdışında bir arkadaşıma her ay mektup yazıyorum sanki Instagram’dan birbirimizi hiç görmüyormuşuz gibi. Bugünün yapılacaklar listesinde kartları postalamak vardı, bunu ideal günümde de yapardım.

Yazmak benim için kendimi öğrenme yolu, her şeyin olduğu günde bu blogun da günlüğümün de yeri büyük olurdu. Farkındalığımı arttırıyor ve yaşadığımı hatırlatıyor. Mutluluğun yazmakla kesin bir ilişkisi var.

Çalışırken ya da araba kullanırken dinlediğim podcast’ler var; genelde komik ve kafa dağıtan şeyler; onları da ideal günümde tutuyorum. Arkadaşlarımla yaptığımız whatsapp muhabbetleri de benimle kalıyor. Instagram'da ilham verici şeyler görüyorum, çok fazla şey öğreniyorum, hoşuma gidiyor; ama kıskandığım şeyler görüp de sinirim bozulmuyor değil. Facebook, twitter kullanmıyorum ama Instagram beni biraz yetersiz hissettiriyor. Yine de artıları eksilerinden fazla; sanırım ideal günüme Instagram'ı da alıyorum.

İş çıkışı spora gideceğim bugün. Her şeyi yapabiliyor olsam spor rutini de hayatımın bir parçası olurdu. Şu an haftada 3; her şeyi yapabiliyor olsam olsam her gün beni rahatlatan bir sporla uğraşırdım. Bir gün yüzmeye giderdim, bir gün bisiklete binerdim, 3 gün yine CrossFit, bir gün yoga, bir gün pilates; ama kendimi paralamak pahasına değil, vücudumun benden istediği kadar hareket ve ruhumun istediği kadar keyif içinde… Yüzmekten ya da bisiklete binmekten zevk alıyoruz biz, bunu spor için yapınca işkenceye dönüşüveriyor… Zevk için hareket ederdim.

Spor çıkışı bir arkadaşıma uğrayacağım. İdeal günümde sosyalleşmenin yeri de tabii ki çok büyük olurdu. Hatta minik şımarıklıklar yapıp şehir dışındaki arkadaşlarımı ziyaret edip dönebilirdim. Bir arkadaşımın doğum günü için günübirlik istanbul’a gidip gelmişliğim var, yapmadığım iş değil.

Bugün yok ama İspanyolca kursum var haftada 2 gün. Onu özel ders olarak alsam daha verimli olurdum. İspanyolca’dan sonra İtalyanca da çok kolay öğreniliyormuş. İdeal hayatımda bir sürü dil öğrenmeye çalışırdım. Dil öğrenmek, öğrenilen dilde düşünebilmeyi de gerektirdiği için yeni bakış açıları edinmemizi sağlıyormuş. Mesela biz geçmişten bahsederken arkada bıraktığımız bir şeyi tarif ederken, şu an hatırlamadığım bir dilde geçmiş üzerine çıktığımız bir şey olarak ifade ediliyormuş.

Günün sonunda evime gelip soyunup dökünüp kedimi koynuma alıp mışıl mışıl uyuyacağım. Kedim gırıltısı ve evim huzuru olan günün başını da sonunu da kesinlikle değiştirmek istemezdim.
Günün envanterini yapmak bir tür şükran egzersizi. Anneannemim bir lafı ile kapatıyorum sorumuzu:
“Bugünlerimize şükür!”

Share:

7 yorum:

  1. ajandamın büyük kısmı kızım ve eşime göre planlanmış durumda. değiştirmek istediklerim var ama yine de rutin dışına çıkmaya da korkuyorum.

    YanıtlaSil
  2. Miss gibi yazi olmus! Okudukca kendi günümü düşünüp durdum. Isle ilgili kısım hariç pek de fena degilmis deyip sevindim bu sayede... Tesekkurler!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İş yerindeki aydınlatmaları beyaz ışıktan sarı ışığa döndürüp bir de şöyle yumuşak, rahat bir köşe takımı alsalar benim de şikayet edecek bir şeyim kalmayacakmış:) Masamı biraz daha minnoşlaştırmaya karar verdim ben de, canlı bitkiler, aile fotoğrafları derken belki biraz ısınır ortam:)

      Sil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. bu soru bana acaip bir şeyi fısıldadı usulca:

    'kızım şu an her istediğini yapabileceğin bir yaşamın var, farkında mısın?'

    yaşasın bu yazıyı yazan fikire.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler böyle heveslendirici yorumlar yazan sizlere:)

      Sil